Gömülü diş tedavisinde cerrahi yaklaşımlar, ağız ve çene cerrahisinin en önemli konularından biridir. Gömülü dişler, genellikle çene kemiği içinde tam olarak sürmemiş ya da kısmen sürmüş dişlerdir. Bu durum estetik, fonksiyonel ve ortodontik problemlere yol açabileceği gibi, enfeksiyon, ağrı ve çevre dokularda harabiyet gibi ciddi komplikasyonlara da neden olabilir. Gömülü diş tedavisinde cerrahi yaklaşımlar, bu tür komplikasyonların önlenmesi ve hastanın uzun vadeli ağız sağlığının korunması açısından büyük önem taşır. Deneyimli diş hekimleri ve cerrahlar tarafından yapılan bu işlemler, teknolojik ekipmanlar ve modern tekniklerle desteklendiğinde yüksek başarı oranlarına ulaşmaktadır. Bu alanda tecrübeli bir isim olan Dt. Dr. Tolga GÜLÇİÇEK, gömülü dişlerin cerrahi olarak çıkarılması ve tedavi planlamasında bilimsel temellere dayalı, hasta konforunu ön planda tutan yaklaşımlar uygulamaktadır.
Gömülü diş, ağız boşluğuna normal konumunda sürememiş ve kemik ya da yumuşak doku içinde kısmen veya tamamen kalmış diş olarak tanımlanır. En sık karşılaşılan gömülü diş türleri üçüncü azı dişleri (bilinen adıyla 20 yaş dişleri), köpek dişleri ve bazen küçük azı dişleridir. Bu dişlerin gömülü kalmasının temel nedenleri arasında çene kemiğinin darlığı, diş dizilim bozuklukları, genetik faktörler, süt dişlerinin zamanında düşmemesi veya komşu dişlerin konum bozuklukları yer alır.
Bazı durumlarda gömülü dişler belirti vermezken, bazen de ağrı, şişlik, çene hareketlerinde kısıtlılık, ağız kokusu ve diş eti enfeksiyonu gibi sorunlara neden olabilir. Özellikle yarı gömülü dişlerde, diş etinin altında kalan kısımda bakteri birikimi kolay olur ve bu da perikoronitis adı verilen ağrılı iltihaplara yol açabilir. Gömülü dişler aynı zamanda komşu dişlerin köklerine baskı yaparak onların konumlarını değiştirebilir veya kök rezorpsiyonuna sebep olabilir. Bu yüzden, gömülü dişlerin varlığı radyografik muayenelerle erken dönemde tespit edilmeli ve tedavi planlaması zamanında yapılmalıdır.
Gömülü diş tedavisinde cerrahi yaklaşımlar, dişin pozisyonuna, gömülülük derecesine ve çevre dokularla ilişkisine göre planlanır. Tedaviye başlamadan önce panoramik röntgen veya üç boyutlu tomografi (CBCT) görüntülemesi yapılır. Bu sayede dişin kemik içindeki konumu, sinir yapılarıyla olan ilişkisi ve cerrahiye uygunluğu detaylı şekilde değerlendirilir.
Cerrahi işlem genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Operasyon sırasında ilk olarak diş etinde uygun bir kesi yapılır ve dişi çevreleyen kemik dokusu özel aletlerle dikkatlice kaldırılır. Daha sonra diş, gerekirse birkaç parçaya ayrılarak çıkarılır. Bu teknik, cerrahi alanın minimal düzeyde travmatize edilmesini sağlar ve iyileşme sürecini hızlandırır. Cerrahi işlem tamamlandıktan sonra bölge steril şekilde temizlenir ve dikişlerle kapatılır.
Modern cerrahi yaklaşımlar arasında piezo cerrahi, lazer destekli cerrahi ve minimal invaziv teknikler öne çıkmaktadır. Bu yöntemlerde dokuya daha az zarar verilir, kanama ve ödem miktarı azalır, hastanın konforu artar. Ayrıyeten postoperatif dönemde ağrı kontrolü daha kolay sağlanır ve iyileşme süreci kısalır.
İstanbul İmplantoloji kliniğinde uygulanan gömülü diş cerrahilerinde, hasta güvenliği ve sterilizasyon koşulları en üst düzeyde tutulmaktadır. Operasyon öncesi planlama aşamasında dijital görüntüleme sistemleri kullanılarak kişiye özel tedavi yaklaşımı belirlenir. Bu yaklaşım, komplikasyon riskini en aza indirir ve cerrahi başarının artmasını sağlar.
Cerrahi sonrası dönemde hastalara genellikle antibiyotik, ağrı kesici ve antiseptik gargara önerilir. İlaveten, şişlik oluşumunu engellemek için ilk 24 saat buz kompres uygulanması tavsiye edilir. Hastanın sigara ve alkol kullanımından kaçınması, dikiş alınana kadar operasyon bölgesini travmatize etmemesi iyileşme açısından son derece önemlidir.
Cerrahi işlem sonrası dönem, operasyonun başarısı kadar önemlidir. Gömülü diş çekimi sonrası iyileşme süreci genellikle 7 ila 10 gün arasında değişir, ama bu süre kişinin genel sağlık durumu, yaş, beslenme alışkanlıkları ve cerrahi tekniklere bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Operasyon sonrası ilk birkaç gün içinde hafif ağrı, şişlik veya morarma görülebilir. Bu, vücudun doğal iyileşme sürecinin bir parçasıdır. Fakat ağrının şiddetli olması, kötü kokulu akıntı veya yüksek ateş gibi belirtiler varsa mutlaka diş hekimine başvurulmalıdır. Bu tür belirtiler, enfeksiyon ya da kuru soket (alveolit) gibi komplikasyonların habercisi olabilir.
Gömülü diş cerrahisinde başarıyı etkileyen en önemli faktörlerden biri de cerrahın deneyimidir. Deneyimli bir hekim, anatomik yapıları koruyarak minimal invaziv yaklaşımlarla operasyonu gerçekleştirir ve böylece iyileşme süreci çok daha rahat geçer. Bu konuda öne çıkan uzmanlardan Dt. Dr. Tolga GÜLÇİÇEK, özellikle 20 yaş dişlerinin cerrahi çekimlerinde hasta odaklı, ağrısız ve komplikasyonsuz bir deneyim sunmaktadır.
İstanbul İmplantoloji bünyesinde uygulanan multidisipliner yaklaşım, sadece cerrahi işlemle sınırlı kalmaz; öncesinde ve sonrasında hastaya özel bakım planları oluşturulur. Bu planlar, diyet düzeni, ağız hijyeni eğitimi ve yara iyileşmesini destekleyici önerileri içerir. Gelişmiş cihazlar ve hijyenik ortam sayesinde hastalar, konforlu bir tedavi süreci yaşar.
Diş çekimi sonrasında yaranın hızlı iyileşebilmesi için hastanın ağız hijyenine dikkat etmesi gerekir. Sert, sıcak ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak, alkol tüketmemek ve yara bölgesini korumak büyük önem taşır. Ek olarak diş hekiminin önerdiği kontroller aksatılmamalıdır.
Gömülü dişlerin cerrahi olarak alınması her ne kadar küçük bir işlem gibi görünse de, ağız ve çene sağlığını korumak açısından büyük öneme sahiptir. Tedavi edilmediğinde gömülü dişler; kist oluşumu, kemik erimesi, komşu dişlerin kaybı ve sinir hasarına kadar uzanan ciddi problemlere yol açabilir. Bu sebeple düzenli diş muayeneleri, erken teşhis ve doğru cerrahi müdahale büyük önem taşır.
Detaylı bilgi ve sorularınız için tıklayınız..